Kadınlar birden fazla erkekle, erkekler ise birden fazla kadınla birlikte oluyor. Bu durumun olumsuz etkileri en çok bizim gibi delikanlılar üzerinde hissediliyor. Yolda giderken bir kadının yüzüne bakmak veya yanından geçerken dokunmak bile "Neye bakıyorsun öküz?" gibi sert tepkilere yol açıyor. Sokaklarda yarı çıplak gezen genç kızlar ve dar pantolonlarla dolaşan delikanlılar toplumumuzun nereye gittiği konusunda endişe veriyor. Mağazalar adeta tek bir elden çıkmış gibi açık kıyafetlerle dolu, sokaklar pijama ile gezen insanlarla dolup taşıyor.
Kuyumcu bağırmaz, pazarcı bağırır; antikacı bağırmaz, hurdacı bağırır. Vücudunu alenen açık gezenlerin her yerini herkes gördükten sonra mahremin önemi nerede? Kendinizi değersizleştirmeyin.
Bu noktada, toplumun bel kemiği olan bizlerin sesini yükseltmesi gerekiyor. Kadınlar kadın değil, erkekler erkek değil... Nereye gidiyoruz? Modernleşme adı altında değerlerimizi kaybetmemeli ve kim olduğumuzu unutmamalıyız. Kıyafetlerimiz, tavırlarımız ve toplumsal rollerimiz bize kim olduğumuzu hatırlatmalı, değerlerimizi yansıtmalıdır.
Küreselleşme ve modernleşmenin getirdiği değişimlere kapılmadan önce, kendi öz değerlerimize sahip çıkmalı ve onları korumalıyız. Toplum olarak, geleneksel değerlerimize sıkı sıkıya bağlı kalmalı ve bu değerleri gelecek nesillere aktarmalıyız. Unutmayalım ki, bir toplumun gücü ve sağlamlığı, o toplumun bireylerinin ahlaki ve etik değerlerine ne kadar sahip çıktığı ile doğru orantılıdır.