Giresun Belediye Başkanı Sayın Fuat Köse, Gebze’ye geliyor. Kocaeli Giresun Dernekleri Federasyonu Başkanı Sayın Mehmet Elmas’ı ziyaret ediyor. Ama dikkat edin; Gebze’de yaşayan on binlerce Giresunlu’nun, hatta Giresunlu gazetecilerin bundan haberi yok. Bu bile başlı başına, biz Giresunluların gurbette nasıl bir iletişim ve birlik eksikliği yaşadığımızın açık göstergesi.
Son günlerde ülke gündeminde, Trabzon’a “gazilik unvanı” verilmesi tartışması var. Giresun kamuoyu bu konuda ateşli tartışmalar yürütüyor. Sosyal medyada yazıyoruz, konuşuyoruz, tartışıyoruz. Ama iş “icraat”a gelince ortada kimse yok. Hepimiz çok güzel laflar ediyoruz, ama somut bir adım atmaya gelince sessizlik. Siyasetçisi kopuk, iş adamı kopuk, dernek başkanı kendi halinde. Herkes başka telden çalıyor.
Sevgili hemşerilerim… Biz sürekli geçmişin kahramanlıklarıyla övünüyoruz. “Milli mücadelede şunu yaptık, bunu yaptık” diye böbürleniyoruz. Ama unutmayalım: O kahramanlıkları biz değil, o dönemin insanları yaptı. Bugün aynı cesareti, aynı iradeyi ortaya koyabiliyor muyuz? İşte asıl mesele bu.
Gurbetteki Ayrışmalar
Daha acısı şu: Gurbette bile aynı ilçeye bağlı köyler, seçim zamanlarında birbirine düşman oluyor. “Benim adamım, senin adamın” diye ayrışıyor. Birlik olması gereken yerde ikilik çıkarılıyor. Dernekler arasında da aynı tablo var. İlçeler birbirine mesafeli, birlikte iş yapamıyor. Bireylerin çıkarı ve menfaati, ortak faydanın önüne geçiyor. Sonuç? Giresun içinde Giresun halkı paramparça oluyor.
Bizim en büyük engelimiz dışarıdan değil, içimizden geliyor. Mikro milliyetçilik, hemşehriciliğin yanlış yorumu, küçük hesaplar… Bunlar yüzünden bir araya gelemiyoruz. Oysa Trabzon’un, Ordu’nun, Samsun’un gücü tam da buradan geliyor: Birlikteliklerinden. Trabzon siyasete yön veriyorsa, bu onların birlikte hareket edebilmesindendir.
Biz ise hâlâ aynı köyden, aynı ilçeden insanlar arasında bile barışı sağlayamamışken, Trabzon’un aldığı bir “gazilik unvanı”na söz söylemeye kalkıyoruz. Kusura bakmayın ama kendi içinde bu kadar bölünmüş bir topluluğun, kimseye laf edecek bir hakkı yok.
Önce Kendimizi Sorgulamalıyız
Gerçekten de sormamız gereken soru şu: Biz bugün bir araya gelip, tek bir ortak proje üretebiliyor muyuz? Gurbette yaşarken birbirimizin elinden tutabiliyor muyuz? Yoksa hâlâ birbirimizi köşeye sıkıştırmakla, adamcılık yapmakla mı meşgulüz?
Trabzon’a, Ordu’ya, Samsun’a kızmaya gerek yok. Onlar çalışıyor, üretiyor, beraber hareket ediyor. Bizim yapmamız gereken de bu. Önce kendi içimizdeki kısır döngüleri, küçük hesapları, mikro milliyetçilikleri bir kenara bırakıp, “ortak akıl”la hareket etmeyi öğrenmek.
Kısacası sevgili hemşerilerim; mesele Trabzon’un gaziliği değil. Mesele, bizim kendi kendimize koyduğumuz engeller. Kendi içimizdeki ayrışmaları bitirmeden, gurbette bir olmayı başarmadan, kimseye laf etme hakkımız yok.












Yorumlar