Milli Eğitim Bakanlığı, her yıl olduğu gibi bu yıl da öğrencilere ücretsiz ders kitaplarını dağıttı. Ancak, kitap dağıtımının üzerinden henüz birkaç gün geçmişken, alternatif kitap satıcılarının okullarda öğretmen ve müdürleri ziyaret ederek kitaplarını pazarlamaya başladıkları görülüyor. Velilerin bu duruma tepkisi ise büyüyor.
Birçok veli, çocuklarına verilen ücretsiz kitapların yanı sıra, öğretmenlerin "ek kaynak" adı altında tavsiye ettikleri kitapların da alınması yönünde baskı gördüklerini belirtiyor. Bu durum, özellikle dar gelirli aileler için büyük bir maddi yük oluşturuyor. Veliler, "Çocuklarımız için gerekli denilen bu kitapları almamız gerektiği söyleniyor. Ücretsiz kitaplar dağıtıldı ama bu ek kitapların alınması zorunluymuş gibi gösteriliyor. Bu işin neresinde müdürler ve öğretmenler var?" diyerek sitemlerini dile getiriyorlar.
Alternatif kitap satıcılarının okullara rahatlıkla girip öğretmenlerle birebir görüşerek kitaplarını pazarlamaları, eğitimde fırsat eşitliğini zedeleyen bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Zira, her öğrencinin bu ek kaynakları alacak maddi gücü olmayabilir. Bu noktada, öğretmen ve müdürlerin, bu süreçteki rollerini yeniden gözden geçirmeleri ve öğrencilerin çıkarlarını ön planda tutarak hareket etmeleri gerekiyor.
Eğitimcilerin, alternatif kaynak kitaplara olan ilgilerinin öğrenciler üzerindeki etkisini unutmamaları gerekir. Özellikle maddi durumu iyi olmayan aileler için bu tür talepler, çocuklarının eğitim hayatında olumsuz bir etki yaratabilir. Öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin bu tür ticari faaliyetlere mesafeli durmaları ve velilerin endişelerini dikkate alarak, öğrencilerin eğitim sürecini maddi bir yük haline getirmemeleri elzemdir.
Sonuç olarak, Milli Eğitim Bakanlığı'nın ücretsiz olarak dağıttığı kitapların yeterli olup olmadığını sorgulamak yerine, alternatif kitapların pazarlama faaliyetlerine eğitimcilerin ne ölçüde dahil olduklarını ve bu durumun öğrenci-veli üzerinde yarattığı baskıyı göz önünde bulundurmak gerekir. Velilerin sesine kulak verilmeli, öğrencilerin eğitimi, ticari kaygıların ötesinde, eşitlikçi ve adil bir şekilde sürdürülmelidir.
Yetkililere bu konuda hassasiyet göstermeleri ve okullardaki bu tür ticari faaliyetlerin önüne geçmeleri çağrısında bulunuyoruz. Eğitim, her öğrencinin hakkıdır ve bu hak, maddi durumu ne olursa olsun, tüm öğrenciler için eşit şartlarda sağlanmalıdır.